“Evlenmekten korkuyorum”, “evlenmek istemiyorum”, “evlenmek istiyorum ama başaramıyorum”, “evlenmek için yeterli kaynağa sahip değilim”, “evlenecek uygun birini asla bulamıyorum” şeklindeki bütün bu cümleler, evlenmekten kaçınma çabaları anlamında değerlendirilebilir.
. Evlilik, birbirini seven iki insanın toplumsal izinle aynı evi paylaşmasıdır. Evlilik, yeni bir aile sahibi olmanın anahtarıdır. Aynı zamanda evlilik, toplumsal statü, ekonomik destek, çocuk sahibi olmak için toplumsal izin ve motivasyon, aileden ayrılarak büyümek için bir araç, düzenli ve sağlıklı cinsel yaşam için fırsat, geleceğe bakarken yanında bir yol arkadaşı, tatillerde, bayramlarda, düğünlerde yalnız olmadığının ve dolayısıyla değerli olduğunun kanıtı, ait olma duygusunun güvencesi gibi açıklanabilecek bir durumdur
EVLİLİK NEDEN KORKUTUR
Evlilik içinde,
Birey olma imkanının azalması söz konusudur.
Yanındaki insanın doğru olduğundan emin değilsen, doğru insanı bulma umudu azalmaktadır.
Yanındaki insan harika bile olsa yeni insanlarla tanışma ve flört etme durumu yasaklanmıştır.
Kendi isteklerin doğrultusunda davranman engellenmektedir.
Paranı bir ya da birkaç kişiyle bölüşmek durumu kaçınılmazdır.
Zamanını başkalarına göre ayarlamak gibi bir durum yaşanır.
Düzenini başkasına uydurmak zorunluluğu ortaya çıkar.
Hiç tanımadığın insanlarla akraba olma zorunluluğu doğmuştur.
Sürekli kendinden başka bir insanı düşünmek gibi bir sorumluluk yaşanır.
Kişinin her anına tanıklık eden birisi vardır.
Birçok eleştiriye katlanmak gerekir.
Bazı tutum, davranış ve düşünceler değişmek zorundadır.
EN ÇOK KİM KORKAR EVLİLİKTEN
Ailesine bağımlı kalmış büyüyememiş ama büyümek isteyen yetişkinler
Yalnızlığa alışmış, tek başına hayat sürdüren yetişkinler
Kendisiyle tam barışamamış ve kendini sevme çabası içinde olan yetişkinler
İş ve kariyerine odaklanmış ve sahip olduklarını kaybetme endişesi taşıyan yetişkinler
Sorumluluk almaktan korkan yetişkinler
Özgürlüğüne çok düşkün ve bunu koruyamayacağından korkan yetişkinler
Amaçlarına ulaşmak konusunda bir başkasının etkisinde kalarak vazgeçeceğinden endişelenen yetişkinler
Parasını paylaşmaktan korkan yetişkinler
Mükemmeli, en harika eşi arayan ve bulamadığına inanan yetişkinler
Kendini tanıyamamış ve tanımak isteyen yetişkinler
Cinsellikle ilgili problemleri olan yetişkinler
Toplumsal rollerle bir anlamda savaş halinde olan yetişkinler
Düşüncelerindeki evlilik şablonu ile hayallerindeki evlilik yapısı arasında çok fazla farklılık olan yetişkinler
Evlilik korkusu, özel hastalık durumlarını konu dışı bırakırsak, genellikle toplumun mutlak doğrularından koparak bireyselleşmeye başlayan insanlarda karşımıza çıkmaktadır. Toplum yapısı gereği bireyden salt bir uyum bekler. Belirsizlikler kurallarla ortadan kaldırılır. Bütün kurallara uygun olarak yaşayan bir kişi ise kendi iç sesini duyamayabilir. Bu durum da içsel bir korku ortaya çıkar.
Evlilik korkusu aslında belki bütün korkular gibi gerçek problemden bir kaçış olarak düşünülebilir. Birey kendi içsel sorunlarını fark ederek, bunlarla yüzleşmediği için bir başkasıyla tam ve güzel bir ilişki kurmayı da başaramaz. Aslında evlilik korkusu bu anlamda bakıldığında bir uyarıcı niteliğindedir. Bu korkuyu anlama ve çözme süreci kişinin bireysel gelişimi için bir başlangıç noktası olarak değerlendirilebilir.
Bu korku çözülmeden, toplumsal baskılarla yapılan evlilikte sorunların da büyümesi söz konusudur. Evlendikten sonra ortaya çıkan sorunlar da gerçek problemlere ulaşmak için bir uyaran olabilir. Bu nedenle çift terapileri ile başlayan süreçlerin genellikle bireysel terapilerle devam etmesi beklenir. Terapi bir anlamda kişisel gelişim için içsel bilgilere ulaşılan bir süreçtir.
Evlilik korkusu çalışılırken kadın erkek ayırmadan, onların içsel dünyasındaki doğrular üzerinde çalışılır. Erkeklerde ve kadınlarda diye başlayan bazı genellemelerin yapılması olası olsa da önemli olan bireyin kendi iç dünyasındaki bilgi ve inançlardır. Bir erkeğin düşüncesindeki evli kadın, anne kadın imajının ne olduğu ve o erkeğin birlikte olmaktan mutlu olduğu kadının kim olduğu arasındaki ilişki önemlidir. Aynı durum kadın için de geçerlidir. Bir kadının düşüncesindeki baba ve koca imajıyla, birlikte olmaktan keyif aldığı erkek imajı arasındaki fark önemlidir. Düşüncelerdeki imaj genellikle toplumsal şablonlardır. Birey bu şablonlarla yaşamaktan ne kadar mutlu olduğunu ancak kendini tanıma sürecinde fark edebilir.
Toplum kurallarından farklılaşarak bireyselleşmeye başlayan kişilerde farkında oldukları ve olmadıkları çatışmalar söz konusudur. Birçok kişi kendisi için hiçbir problem olmadığını zannettiği problemleri içsel çatışmalar olarak yaşamakta ve kendisiyle yaşadığı bu çatışmalar, karşı cinsle sağlıklı bir ilişki kurmasını engellemektedir. Hatta bazen ilişki yaşayabileceği bir insan bulmasını bile engellemektedir.
Evlilik korkusu yaşayan insanların kişilikleri ile evlilik korkusunu oluşturan nedenler hakkında tek tek tartışılabilir.
Herkesin kendisini tanıyıp kendisiyle barışarak tüm korkularından özgürleşmesini dilerim.
Uzm. Psk.Dan.- Aile Terapisti
Rüya Turna
...