“Kadın ve futbol” kavramını neredeyse “kadın ve erkek ve dışlanma duygusu” şeklinde de ifade edebiliriz.
Kadınlar futbolla ilgilenir mi? İlgi nedir? İlgi nasıl oluşur? Futbolla ilgilenen kadınlar nasıl gruplanabilir? Futbolla ilgilenmeyen kadınlar nasıl gruplanabilir?
Futbol neden bir erkek oyunudur? Bir erkek sporu mudur?
Kadınlar neden futbol oynamazlar?
Futbol oynayan kadınlar yok mudur?
Kadınlardan ve erkeklerden oluşan bir grup düşünelim ve futbol oynanacak olsun. Erkeklerin büyük bir bölümü oyuna giderken kadınların çoğunlukla hiç birisi oyuna katılmazlar. Oyuna giden erkekler, bir grup olmanın bilincini paylaşırlar. Birlikte eğlenirler, spor yapmış olurlar, rekabet ve başarı duygusu gibi hazlar yaşarlar. Yaptıklarının gururunu taşırlar. Bu gurur öylesine uzar ki kendileri oynamasa bile tuttukları takımı kendilerinin uzantısı şeklinde algılayarak, başka sporcuların oyunda göstermiş olduğu başarıyı da kendi başarıları gibi algılarlar. Takımı kendisi gibi görüp, ait olma ve başarma duygularını yaşamaya devam ederler. Bu nedenle de bu aitlik duygusu tüm hayatları boyunca devam eder.
Günümüzde, özellikle eğitim düzeyi düşük toplumlarda hala geçerliliğini sürdüren, erkeğe üstün olduğu bilgisinin yüklendiği geri kalmış zihniyet içinde, erkeğin olduğu her yer yaptığı her iş önemli olarak tanımlandığından futbol da önemli olur.
Kadın, erkeklerin bulunduğu birçok alanda olduğu gibi bu “önemli konu” nun da dışında kalmıştır. Bu duruma kadınların tepkisi farklı şekillerde görülmektedir.
- Futbolu ve futbolla ilgilenen erkekleri küçümsemek
- Futbolla çok ilgili olmak
- Futboldan nefret etmek
- Futbolla ilgilenmemek
- Futbola yapmadığı diğer sporlar kadar ilgi göstermek
Bunlardan özellikle ilk üç madde dikkate almaya değer davranış kalıplarıdır. Futboldan nefret etmek ve futbolla ilgili olanları küçümsemek özellikle entelektüel açıdan kendini geliştirme yolundaki bazı erkeklerde de gördüğümüz bir tutumdur. Çünkü futbol neredeyse erkek egemen toplumun bir simgesi haline getirilmiştir.
Erkek egemen toplumdan uzaklaşıp, kadın bilincini de yaşama katma çabaları içinde olarak gelişen insanlar, baskıdan kurtulmaya çalışırken doğal olarak sert tepkiler verirler. Bu sert tepkiler kendisini en çok aşağılama ve taklit ederek kendini ispat etme davranış kalıplarıyla gösterir. Erkek dünyasına girmeye çalışan kadın erkek gibi davranmak ya da erkek davranışını aşağılamak gibi bir durum içine girebilir. En çok da futbol bundan nasibini alır.
Yalnızlıktan korkan, ne olursa olsun bir yere ait olmak isteyen, bir takım tutarak ona ait olmaya çalışan ve bunu hayatının merkezine koyan bir erkeği, güçsüzlüğü ile yüzleştirmek demek onu kaybetmek demek olabilir. Futbol aşağılanarak dolaylı yoldan aynı yüzleştirme yapılır. Ancak bu sefer bu yüzleştirmeyi anlamak istemeyen bir erkek, “kadın futboldan ne anlar” diyerek konuyu rahatça savuşturabilir. Böylece kadınla erkek arasındaki konu sadece futbol ile ilgili saçma bir çekişme olarak kalır.
Pek çok kadın futboldan gerçekten de çok anlamaz. Çok ilgilenmez. Çünkü “ilgi” bilgi ile oluşur. Kişi bilmediği bir şeye ilgi duyamaz. Bizim toplumumuzda genellikle kadının futbol hakkındaki bilgisi çok küçük yaşlarda oluşur. Futbol hakkındaki bu bilgi öncelikle erkek çocukların sokakta top peşinde koşmasıdır. Bir kız çocuğu da o topun peşinde koşmak istediğinde dışlanır. Bazı kız çocukları savaşa çok küçük yaşlarda başlayarak erkek çocuklarıyla o topun peşinde koşar. Bu özellikle yönetebildiği, muhtemelen kendinden daha küçük çocuklarla olur. Aile sesini çıkarmaz ya da ilgilenmezse o topun peşinde bir süre koşar ve yanındaki erkek çocuklar o kızın varlığına alışabilir. Ancak bu sefer de bu kız, topun peşinden koşmasına izin verilmeyen diğer kız çocukları tarafından ve onun varlığını kabul etmek istemeyen daha büyük diğer erkek çocukları tarafından dışlanır. Sonuçta kız, bu dışlanmayla uğraşarak vakit kaybettiğini düşünerek vazgeçer.
Böylece çocuklukta bir kızın futbolla ilgili aldığı bilgi, “futbol erkeklerin alanı”, “kadının dışlandığı alan”, “erkek üstünlüğünün simgesi” şeklinde olur. Sporla çok ilgili kızlar bile bu alana uzak durur. Bu durum bir öfke yaratır.
Bu öfke günlük hayatta unutulur. Daha sonra genç bir kızın karşısına futbola çok zaman ayıran ve futbolla kendini yaşayan bir erkek çıktığında, bu öfke tekrar ortaya çıkar. Erkeğin futbolla çok ilgilenmesi sanki kadını aşağılaması ve kendi cinsinin üstünlüğünü dayatması şeklinde alt bilinçte yaşanır.
Bununla savaşmak ve bunun gerçek olmadığını gösterme çabasına girmek gibi bir yaklaşıma giren kızlar da vardır. Erkeklerle aynı ilgi alanına sahip olduğunu göstermek isterler. Bazıları gerçekten de kendi içlerinde yaşadığı bu savaşı futbolla ilgili bilgilerini artırarak ilgi oluşturma noktasına getirebilir. Özellikle erkek egemenliğinin kadını ezmediği ailelerde yetişen kızlar, futbolu da diğer spor dalları gibi algılayabilir. Ancak çocukluğundan itibaren futbol oynayan, bu alanı yaşarak da hisseden bir erkek kadar ilgi oluşturabilmesi pek söz konusu olmaz.
Sonuçta yaptığımız, yaşadığımız bir sporun maçlarını daha keyifle izleriz. Kendimizi sporcunun yerine koyarak daha fazla keyif alırız. Kayak yapıyorsak, bir kayak yarışını, bale yapmışsak, bir bale gösterisini, basketbol oynamışsak bir basketbol maçını daha bilinçli ve keyif alarak seyrederiz.
Futbol ise kadınlara doğrudan ya da dolaylı olarak yasaklanmış bir alandır. Sadece yapmamış olmanın bilgisizliği değil aynı zamanda dışlanmış olmanın öfkesi de kadınlarda vardır. Erkekte ise yapmış olmanın bilgisinin yanında, erkek olarak üstün hissetmenin, dünyada insan olarak adlandırılan diğer cinsin kabul edilmediği bir alana kabul edilmenin gururu ile oluşan bir ilgi söz konusudur.
Bu nedenle bir kadının futboldan bir erkek gibi zevk almasının söz konusu olabileceğini düşünmek mümkün müdür?
Ülkemizde yetişen kızları göz önünde tutarsak, entelektüel açıdan gelişmiş, bilinç düzeyi yüksek ailelerde kadın, bir kız olarak doğduğu için dışlanmaz. Eşit bir kabul vardır. Futbolla da ilgili ailede olumsuz bir duygu ve yaşantı söz konusu olmayabilir. Bu şekilde yetişmiş bir kadının futbola karşı belirgin bir öfkesi yoktur. Ancak toplumumuzda kadının durumuna bakıldığında bu kadınların sayısının çok az olduğunu ve “aşağılanan kadın” kavramını ailede almasa bile çevrede yaşadığını gözlememek mümkün değildir. Ayrıca bu kızların da büyük çoğunluğu sokakta kız erkek karışık bir grupta her hangi bir oyunu oynadığı gibi futbolu da oynayarak büyümemişlerdir. Bu nedenle derinlerde az da olsa benzer öfke onların içinde de vardır.
Futbolu aşağılanan bir spor olmaktan çıkarmak için ya erkek sporu olarak görmekten vazgeçmek gerekir ya da kadınların ve erkeklerin kadınları aşağılaması gerçeğinin değişmesi gerekir.
Ancak günümüz sahneleri hala erkek dünyasının hüküm sürdüğü gerçeğini birçok yerde karşımıza çıkardığı için bu konu daha bir sorun haline de gelmemiştir. Çoğunluk tarafından sorun olarak tanımlanmayan sosyal bir durum üzerine çözüm üretme çabaları için erken olduğunu düşünüyorum. Hatta belki gelişim devam ettikçe ve kadın kendini, zekasını, duygu ve düşüncelerini hayata soktukça futbolla ilgili bu olumsuz algılar da doğal olarak değişecektir.
Aslında insanlar geliştikçe kendilerini daha çok sevmeye başlarlar. Kendi ilgi alanlarını daha rahat tanımlayabilirler. Bir grubun içinde olma ihtiyaçları azalır. Buldukları ilk grupta kalmak ve onun kurallarına uymak zorunda hissetmezler. Okumaya, dinlemeye, anlamaya başlarlar. Bir insanın diğerinden üstün olmadığı, herkesin biricik ve tek olduğunu, farklılıkların korkulacak ve savaşılacak bir şey olmadığını, aksine bir zenginlik olduğunu idrak etmeye başlarlar. Kaygılar azalır ve kabuller artar. Böylece bir erkek olarak futbol oynaması zorunluluğu da ortadan kalkar. Futbolun erkekler için bir simge olduğu gerçeği değişmeye başlar.
İnsanların bilinç düzeylerinin gelişmesiyle “sadece erkekler için” gerçekleri de değişmeye başladı. Sadece erkekler için olan yerlere verilen değer de azalmaya başladı.
Kadının ve erkeğin farklılıklarıyla zenginleşen, insana ve yaşama değer veren, farklılıklardan korkmadan yaşayabildiğimiz, tüm bireylerin zekasının eşit haklara sahip olduğu bir dünyaya doğru gitmekte olduğumuzu dilerim.
Uzm.Psk.Dan. Rüya Turna
...