Kadının dünyada erkeklerle daha eşit şartlarda var olmaya başlaması, bilinçlenmesi; kariyer yapma, iyi çocuk yetiştirme, iyi anne olma, eşinin iyi baba olacağından emin olma gibi beklentileri ile anneliğe adım atması eskisi kadar kolay olmamaktadır.
Kadınların bir kısmı anne olmayı arzulamakta, bir kısmı anne olmaktan korkmakta bir kısmı ise anne olmak istemediğini belirtmektedir.
Annelik denildiğinde her kadının aklına olumlu olumsuz farklı farklı çağrışımlar gelmektedir.
Sorumluluklarım artacak, duygusal olarak ona yetebilecek miyim, maddi olarak zorlanabilirim, eşimle ilişkimizin bozulmasından korkuyorum, kendime vakit ayıramayacağım, annem gibi bir anne olmaktan korkuyorum, evliliği iyi olmayan bir aileye çocuk getiremem, kariyerime ara vermek zorunda kalacağım...
Evet annelik ile hayatın çokça değiştiği doğru. Anneliğin kadına daha çok güç verdiği, kadının annelik ile çokça büyüdüğü de...
Evliliklerde çocuklardan sonra krizler çıktığı ama bu krizlerin aşıldıktan sonra ilişkinin de büyüdüğü ve güçlendiği de doğru. Annelik ile yeni hayat da bir şekilde doğru yolunu buluyor, yeterki iç sesimizi dinleyip neyi istediğimizi bize neyin iyi geleceğini bulalım.
Ayrıca anne olmamaya karar veren veya anne olamayan kadınların da içlerindeki yaratıcılık, büyütücülük, bağ kuran güçlerini farkedip bu güçlerini işlerine, ilişkilerine, hayvan veya bitkilerine, hobilerine, topluluklara aktarmaları kendilerine iyi gelecektir. Kimse dünyaya bir çocuk getirmek zorunda değil, içimizdeki anaçlık duygusu ile başka neler yapabilir, nelere dokunabilir ve büyütebilirize bakmak önemli bir nokta.
Hepimizin anneler günü kutlu olsun...
...