ERGENLERDE SOSYAL ANKSİYETE

ERGENLERDE SOSYAL ANKSİYETE

Ergenler Hangi Durumlarda Sosyal Kaygı Yaşarlar?

Sosyal anksiyete(kaygı), kişinin diğerleri tarafından izlenildiğini düşünüp; komik, utanç verici veya aptal gibi değerlendirilmekten korkmaları olarak tanımlanabilir. Genellikle erken ve geç ergenlik dönemlerinde görülmeye başlamakta ve yetişkinlikte de görülmeye devam edebilmektedir.

Sosyal anksiyete gençlerin günlük hayatlarının işlevselliğini bir çok alanda bozmaktadır. Gençler telefonları yanıtlarken, birini bir yere davet ederken, öğretmene bir soru sorarken, sınıfta sorulan soruları yanıtlarken, birisinden yardım isterken, sunum yaparken veya başkalarına sesli bir şekilde bir şey okurken, resim çektirirken, yetişkinlerle konuşurken, sınava girerken, toplum içerisinde performans sergilerken ve buna benzer daha bir çok durumda kaygılı hissederler.

Sosyal kaygı ile baş edebilmek için genellikle bu tür durumlardan kaçınmayı tercih ederler. Sınıfta anlamadıkları bir şey olduğu zaman öğretmene soru sormazlar, yardıma ihtiyaçları olduğunda yardım isteme girişiminde bulunmazlar, telefonları yanıtlamamayı tercih ederler, yetişkinlerle konuşmamak adına kendi odalarına çekilirler. Yani kısacası sorunların üzerine gidip çözmeye çalışmak yerine, sorunlardan kaçmayı tercih ederler. Fakat bunlar ,kısa vadede çözüm gibi görülse de uzun vadede problemi artıran davranışlardır. Gençler, gençlik yıllarında sorunlardan kaçabileceklerini düşünseler de, yetişkinlik yıllarında bunlarla yüzleşmek zorunda kalacaklarını düşünmekten kaçınmaktadırlar. Bir aile kurabilmek, bir işe girebilmek, aile ve iş hayatlarını mutlu ve başarılı bir şekilde sürdürebilmek adına kaygı duyulan durumlardan kaçmak yerine; kaygılanılmasına rağmen o durumla yüzleşmek gerekmektedir.

Anksiyetenin Vücuttaki Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete bir duygu olmakla beraber, kişiyi tehlikeli bir durumun varlığında harekete geçirmek adına çok da işlevseldir. Gençlerde anksiyete yaratan durumlarda ortaya çıkan bir çok bedensel belirti bulunmaktadır. Bu belirtiler aslında insanın yaradılışından itibaren var olan ve hayatta kalabilmek adına da olması gereken şeylerdir. Böyle durumlarda aşırı terleme, seste titreme, bulantı ve ishal, karıncalanma veya hissizlik, nefes darlığı veya baş dönmesi, ağız kuruluğu veya boğazda düğümlenme, kızarma, sıcak basması veya üşüme ve titreme görülebilmektedir.

Ebeveynler Sosyal Anksiyetesi Olan Çocuklarına Nasıl Yaklaşmalı?

Toplumumuzda küçük yaşlardaki yaramaz ve çok konuşan çocuklar hiper-aktif diye kötülenip, susmayı tercih eden sessiz sakin çocukları uslu diye kabul edilip alkışlanmıştır. Halbuki uslu dediğimiz çocuklar çoğunlukla içlerine kapanık, utangaç veya sosyal anksiyetesi olan çocuklar olabilmektedir. Ebeveynler başlarda bu tür özelliklere olumlu tepkiler verseler de, çocuk artık çocukluktan çıkıp, gençlik zamanlarına girdiğinde onları konuşmaları için zorlamakta, toplum içinde rencide edebilmektedirler. Bazen de aileler kendilerini ne yapacaklarını bilmedikleri için çaresiz hissedebilmektedirler.

Böyle durumlarda aileler okuldaki öğretmenlerle iş birliği içerisinde bulunup, bir psikolog desteği de alarak, gençlerin hem okulda hem aile içerisinde daha aktif konuma gelmesini sağlayabilmektedir. Burada önemli olan ebeveynlerin genci yargılamadan dinlemesi, anlaması ve çocuklardan beklentiyi çok yüksek tutmadan, küçük adımlarla ilerlemesini beklemektir. Çocuğun korkuları ebeveynlere saçma veya önemsiz gelebilir fakat herkesin kendisine göre korkuları olduğu unutulmamalıdır. Sosyal kaygısı olan ergenler zaten saçma, aptalca ve utanılacak davranışlarda bulunmaktan çekinmektedirler, bu nedenle ergenlerin kaygıları ile ilgili düşünce ve davranışlarının saçma olduğu belirtilmemelidir. Gençler de bu durumdan memnun değillerdir fakat bir çözüm yolu bulamamakta veya denemekten korkmaktadırlar.  Eğer siz de bu konuda çaresiz hissediyor ve çocuğunuza yeterli olamadığınızı düşünüyorsanız bir psikologdan destek almanız daha yararlı olabilecektir. Psikolog desteği ile gencin kendi farkındalığı arttırılabilir, kendisi hakkındaki olumsuz düşünceleri değiştirilebilir, kendisine olan güvenini kazanması ile birlikte ailesi ve arkadaşları ile daha sağlıklı ilişkiler kurabilecektir.

Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0)
  • ...

Yorum Ekleyin