Üç aylık yaz tatili boyunca birçok öğrenci tatillerini çok güzel değerlendirdiler; dinlendiler, gezdiler, sosyalleştiler. Yeni yerler, yeni insanlar, yeni yetenekler ve hobiler keşfettiler. Bazı öğrenciler ise tatilinin çoğunu telefon, tablet ve bilgisayar başında geçirmeyi tercih etti. Öğrenciler yaz tatilini, okul dönemine göre daha rahat geçirdiler. Uyuma ve uyanma saatleri daha esnekti, dışarı çıkabilme özgürlükleri daha fazlaydı, derslerle ilgili sorumlulukları yoktu veya çok azdı.
Okulların açılacak olması ile birlikte bazı öğrenciler arkadaşları ile kavuşacakları, yeni kırtasiye malzemeleri ve kitaplara sahip olacakları, bir sınıf daha yükselecekleri ile ilgili heyecanlı, istekli ve sevinçli hissediyorlar. Bazı öğrenciler ise daha erken saatte kalkacakları, sorun yaşadığı arkadaşları tekrar görecekleri ve benzer sorunlarla karşılaşacakları, tatile göre daha kurallı yaşayacakları, ödevlerle ilgili sorumluluklara sahip olacakları için üzgün, isteksiz ve hatta öfkeli hissediyorlar. Sabah erken kalkmak istemiyorlar, okulun gereksiz ve sıkıcı bir yer olduğunu düşünebiliyorlar, öğretmenler hakkında ön yargılı olabiliyorlar… Bunların sorumlusu olarak sistemi, okulu, öğretmenleri, bazen de ailelerini tutabiliyorlar.
Öğrencilerin 3 aylık tatil sonrasında okula adapte olabilmeleri için elbette biraz zaman gerekiyor. Genellikle okulların açılması itibari ile ilk 2 hafta içerisinde öğrenciler biyolojik, sosyal ve psikolojik anlamda adapte olmaya başlıyorlar. İstekli olan öğrenciler derslere, arkadaşlara, öğretmenlere ve okul kurallarına uyum konusunda zorluk yaşamıyorken, isteksiz ve okula karşı olumsuz duygular barındıran öğrenciler okula uyum konusunda oldukça zorluklar yaşıyorlar.
Bu Tür Durumlarda Anne ve Baba Ne Yapmalı?
Okula karşı isteksiz ve olumsuz duygular barındıran öğrencilerin ebeveynleri de bir o kadar endişeli hissediyorlar. Peki aileler bu kadar endişe hissederken çocuklarına nasıl yardımcı olabilirler?
Ebeveynler okula adaptasyonda zorluk yaşayan çocuklarından beklentilerini bir kenara bırakmalı ve çocukların kendi hayatları ile ilgili beklentilerini dinlemeli. Çocuklarını zorlamak, onlarda baskı yaratmak yerine, çocuklarının beklentilerine saygı gösterip, onların istedikleri yolda gelişimleri için destekçi olmaları, çocuklarını yargılamadan sadece dinlemeleri ve anlamaları yeterli olacaktır. Okula gitmek ve ders çalışmak istemeyişleri ile ilgili çocuklarını yargılamadan, etiketlemeden ve nasihatten uzak bir şekilde çocuklarının ne yaşadıklarını ne hissettiklerini merak ederek açık uçlu sorularla anlamaya çalışmalılardır. Merak edilip, dinlendiğini ve anlaşıldığını hisseden çocuklar evde huzursuzluk çıkarmayıp, aile ile iş birliğine daha açık hale gelmektedirler. Böylece okuldaki uyum süreci içinde ailelerinden kolayca destek isteyebilir, çözüm sürecinde gönüllü olabilir ve bu süreci daha kısa hale getirebilirler.
Ebeveynlerin çocuklarına yardım ederken zorlanmaları durumunda, okuldaki rehberlik servisiyle işbirliği içinde olmaları, çocuklarla ve ergenlerle çalışan psikologdan destek almaları iyi olacaktır. Psikolog ile çocuk arasındaki güven bağı oluştuktan sonra, sosyalleşme ve uyum becerileri, çocuğun kendisi ile ilgili algısı, olumsuz düşünceleri, stres yönetimi, ders motivasyonu, zaman yönetimi, sorumluluk hissi çalışılması uygun olacaktır.
Bu süreçte size memnuniyetle destek olmak isteriz, bizimle irtibata geçebilirsiniz. Güzel bir eğitim-öğretim yılı geçirmeniz dileği ile…
Uzm. Kl. Psk. Günce TOROSLU
...