İçinizde hiçbir şeyden mutlu olmayan, sürekli yargılayan, her şeyin kötü gideceğine inanan, umutsuz , bezgin bir ses duyduğunuz olur mu? Hani size sürekli eksileri söyler ; yapamazsın, bu istediğin hayatta olmaz, aradığın gibisi zaten yok, sen kiimmm bunu başarmak kim, hiç isteme nasıl olsa olmaz, zaten hayatın berbat vs diye devam eden kırık plaklarınız var mı sizin de? Kulübe hoş geldiniz..
Hepimizde böyle kırık plaklar mevcut ve gün boyu hatta bazen hayatımız boyunca bu plağı dinleyip duruyoruz. Susturmaya çalışıyoruz, duymamazlıktan geliyoruz, kaçmak için türlü çareler arıyoruz. Bir aşk yaşarsak plak susar diyoruz susmuyor, tatile gidelim belki plak çalmaz diyoruz çalmaya devam ediyor. Sürekli bizi endişelendirip, mutsuz edip duruyor. Ta ki biz teslim bayrağını çekene kadar. Peki ondan sonra? Ondan sonra da plakta çalanların hayatımızda bir bir gerçekleştiğini görüyoruz, onun söylediklerinin gerçek olduğuna daha fazla inanıp hayatımızda inişe geçmeye başlıyoruz. Kayıplar başlıyor, hastalıklar geliyor, arzu ettiğimiz hayat bizden yavaş yavaş uzaklaşıyor ve bizim elimizden üzülmekten başka bir şey gelmiyor. Ne de olsa plakta çalanlar doğru. Hayat zor, biz güçsüzüz, kimse bizi sevmiyor ve bizim dışımızdaki herkes bizden daha iyi.
Hiç bu plağı kimin çaldığını düşündünüz mü? Durun, bir an düşünün. Sizce o kadar plak arasından bu kırık olanı sürekli bize çalıp duran kim?
İçimizdeki memnuniyetsiz. Bu benim verdiğim isim, siz isterseniz farklı bir ad koyabilirsiniz. Evet, yanlış duymadınız, içimizde farkında bile olmadığımız, tanımadığımız bir memnuniyetsiz var ve her gün bizi kendisine inandırmaya çalışıyor. Bunun için kullandığı en iyi yöntemlerden biri de bu.
Kırık Plaklar!!
Kim bu memnuniyetsiz, nerden geldi içimize yerleşti, onunla nasıl başa çıkacağız?
Öncelikle söyleyeyim, korkmayın, kötü bir niyeti yok. O sadece bildiğini yapıyor. Onun dünyasında endişe, kaygı, kötü anılar, öfke, kibir, yetersizlik var. Küçükken öğrendiği, daha sonra hiç değiştiremediği, üzülüp, acı çektiği umutsuz olduğu bir dünyada yaşıyor ve o dünyada öğrendiklerini sürekli size hatırlatıp duruyor. Sorun memnuniyetsizin bize söyledikleri değil, sorun bizim bu söylenenlere inanmamız!! Evet, inanıyoruz. Küçücük bir çocuğun çaldığı plaklara inanıyor ve kendimizi hayatımızda geri çekiyoruz, mutsuz oluyoruz. Bazen devam etmeyi bile istemeyip, umutsuzluğa kapıldığımız oluyor. Neden? Çünkü, çocuğun söyledikleri o kadar gerçek geliyor ki, bizim yetişkin, onun da çocuk olduğunu hatırlamıyoruz.
Peki , ne yapacağız?
Çocuğa çalabileceği başka plaklar olduğunu öğreteceğiz. Elbette bunu ona öğretebilmek için önce bizim onları bulup dinlememiz gerekiyor. İçimizde bir yer değişimi yapacağız. Çocuğu gramofonun başından alıp, eline oyuncağını verip hayatımızda dinlemek istediğimiz plakları seçip teker teker çalmaya başlayacağız. Böylelikle, memnuniyetsiz çocuğumuz da kendini mutlu ve güvende hissedecek.
Bu kadar basit mi? Hayır. Benzetmelerle anlatmaya çalıştığım şey elbette bu kadar basit değil ama ulaşılabilir bir durum.
İçimizdeki memnuniyetsiz çocuğu bulup, dinlettiği plağı çıkarıp yerine yenilerini takabiliriz. Yeter ki plağı kimin çaldığını fark edelim. Fark edelim ki, gramofonun başına biz geçelim, plağı biz seçelim ve memnuniyetsiz çocuğa hayatın tek bir kırık plaktan ibaret olmadığını, dinleyebileceğimiz bir dolu başka plak olduğunu anlatmaya başlayalım.
O küçük memnuniyetsizi mutlu edebilir, ona umudu olan, gücü olan şarkılar dinletebilirsiniz.
Sorun kendinize şimdi:
İçinizdeki plağı kim çalıyor?
Gramofonun başında kim var?
Ve siz ne dinlemek istiyorsunuz?
Psk. Dan. YELİZ ŞEN
...