Yaşamımızı devam ettirmek için her an her dakika var olan gücümüzle savaş veriyoruz. Günlük rutinlerimizi aksatmadan yapmak, iş ve toplumsal yaşamdaki varlığımızı sürdürmek, aile olmak, sosyalleşmek gibi süreçler, yoğun enerji harcadığımız yaşamsal faaliyetlerimiz arasındadır. Peki tüm bunları yaparken temel motivasyon kaynağınızın ne olduğunu düşündünüz mü hiç?
Her bireyin yaşam dinamiği, amacı ve motivasyon sağladığı kaynaklar birbirinden farklıdır. Ancak hepimizde ortak olan bir ihtiyaç var, “değerli hissetmek”. Değerli hissettiğimizde yaşam motivasyonumuz yükseliyor ve hem kendimize hem de diğerlerine daha pozitif yönelimler gösteriyoruz. Tam da bu aşamada şu soruları sormalıyız kendimize; değerli ve özel hissetme ihtiyacımı karşılamak için neler yapıyorum, kendime ve çevreme nasıl davranıyorum, önceliklerimi belirlerken bu ihtiyacıma ne kadar yer veriyorum?
Giydiğimiz kıyafetleri, kolumuzdaki saatleri, kahve içmek için gittiğimiz mekanları bize değerli ve özel hissettirecek şekilde seçiyoruz. Onları teker teker işliyoruz tüm yaşamımıza ve farkında olmadan vazgeçilmezimiz haline getiriyoruz. Bizi değerli kılan şeyin, seçtiğimiz meslek ya da girmek istediğimiz sosyal çevre olduğunu zannediyoruz. Materyalist dünyadan bize değer biçmesini dile(n)mek gibi bir şey bu. Biraz acizce gelmiyor mu kulağa?
İnsanı değerli yapan nedir peki? Giydiğimiz ayakkabılar, bindiğimiz arabalar mı yoksa kişinin içsel gücü ve sevgi hissi midir daha anlamlı olan?
Dışsal kaynaklar sayesinde motivasyon sağlayabiliyoruz ancak araştırmalar gösteriyor ki, içsel motivasyon kaynağına sahip bireyler, ihtiyaç duydukları şeyin kendinde saklı olduğunu bildiklerinden, psikolojik olarak daha sağlam kalabiliyorlar. Dışsal öğelerin varlığından beslenmek, onlara muhtaç olmamız anlamına geliyor. Değerli hissetmek için sürekli olarak dış kaynakların arayışına girmek, potansiyelimizi ve enerjimizi tüketiyor. Değerli olduğumuz bilgisinin içimizde saklı olduğunu fark edebilmek gerekiyor.
Kendimizi sevdiğimiz ölçüde başkalarına da sevgiyle bakabiliriz. Aynı şekilde diğerlerinin sevgisini hissetmenin, onlar için değerli olabilmenin de ön koşuludur kendini sevmek ve kendine değer vermek. Esas hüner, tüm bu sevgi döngüsünü “değer atfetme” ye dönüştürebilmekte gizlidir. Gurur duyduğunuz özellikleriniz ve yaptığınız tüm hatalarla, kısacası tüm varlığınızla, sevilmeye değersiniz. Özelsiniz. Teksiniz. Kendinizi kabul edip sevmeye başladığınızda, değerli olduğunuz gerçeğinin farkına varacaksınız. O an ayakkabı ve kıyafetlerinizle değil, çevrenize yaydığınız ışıkla göz alacaksınız.
Sevgi dolu günler dileği ile…
Psk. Dan. Nagehan BALCI
...